öğrenci evi – Muhalif Sözlük
üniversite okumaya gelmiş öğrencilerin kafa dengi arkadaşlarıyla ortaklaşa tutup oturdukları evdir.

çerkes,laztengri,deccal,nurcu,faşist ve fellah bir araya gelebilir mesela.

duvarlarda arkadaşların takıldığı veya evlere sık sık takılanların içlerinden kopan parçalar, posterler,numune eserler bulunur. budolabını açtığınızda sesiniz yankı olarak geri gelir. halıyı zaten söylemiyorum bile,bok götürür. evde fix menü vardır: yumurta kır ye ulan.. he bazen hakkı yenmesin hazır çorba veya makarnamsı bişeyler felan da olur. müzik ve sigara bağlanmayan an yoktur:

-emir mirza kurt!!aç ulan ahmet kayayı. fikicem ulan zevkini; içimiz dışımız uğur ışılak,mustafa yıldızdoğan,mehter oldu be.nedir ulannn?

+aaa yeter yaa siz de bokunu çıkardınız, komü şarkıları dinleye dinleye. dinlemekten dilime dolanıyor mnskm, oooolm millet bile bazen söylenince şaşırıyor bunları mırıldandığıma.

hele ki sigara..ama üniversiteli ona cigara der.. sohbete girersin, cigara.yemek yersin gene cigara:böyle artık küllüklerden dışarı taşmış izmaritler evin süsleri haline gelmiştir. paketleri biriktirip bantlayıp masa bile yapılır.

- fenin ben dötünü fikim.aga bağla şurdan cigara...

en çok küfür işittiğiniz, vatanı kurtardığınız, dersleri salladığınız ama en çok da güldüğünüz yerdir. özledim ulan.. duvarda asılı harry potter'a hilal bıyık çizmiştim, kaşları da kaldırdım böyle atatürk gibi, adına "alperen danyal" koymuştuk. yanında atatürk, yurtsever cephe afişi ile bbp bayrağı bir de iran'dan dönüşte getirdiğimiz temsili hz.ali,hz.hüseyin, ahmedinejad ve humeyni resimleri...

evet buydu, işte tam bunun gibi birşeydi öğrenci evi.

---
gelecekten gelen edit: o değil de a q.. polis girseydi eve, vallahi dudaklarıyla eöeöeöeöe diye oynar-delirirdi: "bu ne fikimden iş" deyu.
babamın evimden ve dahi kendi evimden daha yaşanabilir gelen evimsi varlık, 3 vakit cemaatle namaz kılınan düzenli tertipli bir öğrenci evimiz vardı. akşam yemeği ardına yakılan sofra üstü sigaralar gece yarılarına kadar sönmez demliklerin biri gelir diğeri giderdi.
türküler söylenirdi çamlıcanın bahçelerinde birde bizim öğrenci evinde...
hayata pusu kurmuş gibi evimizden hiç çıkasımız gelmezdi.
yazları hergün yıkanan balkonda gece muhabbetlerinin tadına doyum olmazdı, terasta yakılan mangal başı muhabbetleri gibi.
sabah namazı için çalan telefonlar birbiri ardınca, benim sınavım var kahvaltıyı sen hazırla lakırdıları arkasından.
bulaşıkları bugün ben yıkayacam kavgaları çekilmez olurdu zaman zaman, ama tatlıya bağlanırdı her seferinde o zaman bende evi süpüreyim diyenin gözlerindeki sitemle...
öyle öğrenci evimi olurmuş demeyin, 6 sene yaşadım bu cennet bahçesinde her günü birbirinden güzel altı sene...
yinede anlatayım: (u: sımayli) (hukuki uyarı sonrası) sabahlara kadar oturup sigara ve cay eşliğinde ülkemin geleceğini planladığımız, gece 3te (nasıl bi muhabbetin ortasıysa) bir arkadaşı arayarak " imam nikahı tek başına gecerli mi" diye sorduğumuz, sigaramız bitince başka bir oğrenci evine gittiğimiz, genelde film izlemek ve uyumak icin kullandığımız mekan.(u: sımayli)
değerinin okul bittiğinden 1-2 ay sonrasında anlaşılabileceği muazzam gençlik ortamıdır.
yumurta ve patatesin fix menü olarak tüketildiği, her daim misafir kabul edebilen, her türlü muhabbetin yaşanması muhtemel olan, okul bittiğinde ise; hey gidi günler hey tadında hatırlanan mekanlar.
üniversite hayatının maksimum düzeyde yaşandığı yaşam alanlarıdırlar. her türlü çılgınlığın özgürce gerçekleştirilebildiği yerler olmaları sebebiyle öğrencilik hayatının mihenk taşlarındandır.

ha, bazı öğrenci evlerinde haddinden fazla mallık yaşanmıyor değil. önemli olan eldeki imkanları doğru düzgün kullanmayı ve adam akıllı insanlarla eve çıkmayı başarabilmek. sen gidip dangalak biriyle eve çıkarsan evde bira şişesi koleksiyonu da yapılır, ne bileyim 2 hafta yıkanmayan tencerelere de rastlanılır..
bazı ev arkadaşları bulasıkları yıkamak yerine copede atabiliyor (u: plastik tabak aldık cözdük olayı )
Hiç sahip olamadığım ve olamayacağım ama sahip olan arkadaşlar sağolsun azıcık ucundan tadabildiğim o rüya ortamı. Ben ara ara kaldığımdan ve genelde konuk muamelesi gördüğümden mükemmeldi. Eğer bulaşık, çamaşır, yemek, ütü gibi fasıllarla muhattap edilseydim böyle konuşur muydum bilmiyorum.